Pazar, Kasım 20, 2005

Taha Akyol-Hukumet asker ve Guneydogu

Hükümet, asker ve Güneydoğu


GAZETELER 40 bin kişinin yürüdüğünü yazıyor! PKK bayraklarıyla, Öcalan posterleriyle yürüyorlar! Yüksekova'daki cenaze töreninde üç tabutu sarı, kırmızı, yeşil örtülere sarıyorlar!
Kamuyu, devleti, güvenliği temsil eden ne varsa hasım olarak görüyorlar!
Hakkâri Valisi Sayın Erdoğan Gürbüz'ün sözleri genel tabloyu özetliyor:
"DEHAP'lı belediye başkanları ne istiyorsa halk onu yapıyor. Halkı durduran da harekete geçirenler de onlar... Bir anda kalabalıklar oluşuyor, güvenlik görevlilerine taş yağmuru başlıyor... Linç etme girişiminde bulunuyorlar... Halka ateş edilmesini istiyorlar!"
Devletin meşru otoritesinin işlerlik alanının daraldığını söylüyor bu ifadeler! Güvenlik güçlerinin ne kadar zor şartlar altında çalıştıklarını da anlatıyor bu sözler!

Etnik milliyetçilik
Kürt kimliği son yirmi yılda milliyetçiliğe dönüştü; 2 milyona yakın oy alıyor!
Politize olmuş kitleleri tahrik etmek için "cenaze" faktörü, bütün militan hareketlerin elinde 'klasik' bir "provokasyon" aracıdır. Onun için "halka ateş edilmesini" istiyorlar!
Şemdinli'de Susurluk çağrışımı yaptıran bombalama olayı, ardından polisle çatışmalarda üç kişinin ölmesi böyle bir tahrik etkisi yarattı!

Kitleselleşmiş bir etnik sorun karşısındayız! Önce bu olguyu iyi teşhis etmek gerekiyor. Bu çağda 'takrir-i sükûn' çözümleri hayal bile edilemez! Bu bir.
İkincisi, hem güvenliği sağlamak, hem bu kitleleri tahrik ederek daha da militanlaştıracak tavırlardan sakınmak gerekiyor! Bölgede sokak gösterileri, güvenlik güçleriyle çatışmalar, saldırılar 'alışkanlık' haline gelmemelidir!
Uzun vadede 'etnik milliyetçi' kitlenin toplumun geneline ve Türkiye'nin temelini oluşturan siyasi değerlere nasıl 'entegre' edileceği hakkında, mukayeseli bilimsel araştırmalara dayanan bir vizyonun geliştirilmesi şarttır.

Dili iyi kullanmak
Olaylarda, Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir ve diğer bazı DEHAP'lı belediye başkanları tahrikçilik yaptı. Ahmet Türk gibi politikacılarla Metin Tekçe gibi belediye başkanları ise sağduyulu ve sorumlu davrandılar.
Başbakan ve bakanlar da sağduyulu ve sorumlu davrandı. Hareketlenmiş kitlelerin nasırına basan açıklamalardan sakındılar, aksine yeni Susurluk'lara izin vermeyeceklerini inandırıcı bir şekilde defalarca ifade ettiler.
Genelkurmay'ın tavrı dikkatinizi çekti mi?
Binlerce insan PKK bayraklarıyla, Öcalan posterleriyle, zafer işaretleriyle yürüdü! Bu konuda Genelkurmay da "Ezeriz, yok ederiz!" gibi eski tip bir bildiri yayımlamadı.
Bütün bunlar duyarsızlık değil, akıllılıktır!
Milliyetçilik, dövüldükçe kabaran bir duygudur. PKK bunun için "halka ateş açılmasını" istiyor.
Bu olayda devlet söz ve davranışlarıyla etnik milliyetçiliği kışkırtacak, militanlaştıracak tavırlara girmemiştir! Son derece akıllı bir tavırdır, böyle devam etmesi gerekir.
Çözüm, sakinleştirerek ve zamanla entegrasyonu geliştirerek oluşturulacaktır çünkü.
Kürtçü duyguların panzehiri Türkçü duygular değildir çünkü!
Kürtçüler de Kürt vatandaşlarımızın çoğunluğunun etnik maceraya karşı olduğunu iyi bilmelidir. DEHAP'ın bölgeden aldığı oylar üçte biri geçmiyor çünkü!