Salı, Kasım 22, 2005

Sizin oralarda havalar iyi mi?

                               

        22 Kasım 2005
Hiç kimse suç makineleriyle yan yana yaşadığını tahayyül etmiyor..
Akraba çocuklarının, komşu gençlerin arasında ne kadar sabıkalı suçlu bulunduğunu bilen yok..

Yakalanan bir gaspçı, hırsız, ayyaş gencin 250 suç sabıkası varmış.. Yanlış okumadınız, yazıyla; ikiyüz elli suçtan sabıkası olan bir insan, büyük şehirlerin sokaklarında serbestçe dolaşıyor..
Gasp var, adam öldürmek var, yaralamak var, araba çalmak var, haneye tecavüz var; amma suçlu serbest..
Binlerce, belki de yüzbinlerce suçlu aramızda dolaşmaktadır, bizim bilgimiz yoktur..

Polis yakalıyor, mahkeme "tutuksuz yargılanmak" kararı alıyor.. Biz bilmeyiz, amma tutuksuz yargılananlar serbest kaldıklarında suç işlemeyecekler mi?
Türk Ceza Kanunu (TCK), suçluların haklarını düşündüğü kadar mağdur olanların da haklarını düşünse diyorum içimden..
Duyan yok, aldıran yok..

Ta ki, bir cinayet işlenip içeriye atılana kadar, suçlunun suç miktarından muhtemelen yakınları da haberdar değiller..
Cinayet sebebiyle yakalananların suç dökümü yapıldığında dudak uçuklatacak sahneler ortaya çıkıyor..
Hani, kaş yaparken göz çıkarma deyimi var ya, bizde gasp yaparken can çıkarma eylemleri aldı başını gidiyor..
Okuldaki çocuklar, caddede yürüyen hanımlar çetelerin erketesine alınıyorlar, sonra da müsait bulunca haklanıyorlar..
Ne itham edeceğimiz bir kimse, ne de itham etmeye cesaretimiz var.. Bize değmeyen yılan "bin yaşasın" duası etmek âdetimiz oldu..

Hepimize değecek tefessüh çukurunda büyüyen yılanlar..Bize değmeyen Bush ve avanesi bin yaşasın diyebilir miyiz? Bugün başkasını sokacak, yarın bir yakınımızı, daha sonra da sıra bize gelecek.
Ne kadar düşünsem nafile.. Çünkü mevzuatımıza ve uygulanmasına ben akıl erdiremiyorum..

Hafta içinde Hulki Cevizoğlu'nun "Ceviz Kabuğu" programını baştan sona takip eyledim.. Konuğu "Kürd-Der" diye bir derneğin başkanıydı galiba..
Hulki Cevizoğlu haklı olarak soruyor:
"Anayasamızda, yasalarımızda (dernekler yasası) ırk esasına, mezhep esasına dayalı dernek kurmak yasaktır.. Siz nasıl oldu da bu derneği kurdunuz? Kim izin verdi?"
Sözcü cevaplandırıyor:
"Bizim derneğimiz yasaldır.. Valilik izin verdi.. İçişleri Bakanı imzaladı.. Hiçbir noksanımız yoktur.."

Cevizoğlu sıralıyor:
Cumhuriyet, Atatürk, Türk, Kürt benzeri isimlerde dernek kurulamaz diyor.. Ancak Bakanlar Kurulu kararıyla bazı kamu yararına çalışan derneklere izin verilir, hatırlatması yapıyor..
Adamımız Nuh diyor, Peygamber demiyor..

Bence haklıdır..
"Atatürkçü Düşünce Derneği" adı altında faaliyet gösteren bir dernek yok mu ki?
Ve o dernek fasılasız siyaset yapmıyor mu?

"Cumhuriyet Kadınları Derneği" olduğunu ben duyduğuma göre, sayın Cevizoğlu da duymuştur.. Birileri parti adına, birileri gazetelerinin adına yasak isimleri kullanıyorlarsa, bir başkaları da emsal göstererek "Kürd-Der"i de kurar, "Yahudi Der"i de.. İsmi mezheple anılan dernekler vardır.. Eğer bir "Hanefi Müslümanlar Derneği", ya da ehli sünnet mezheplerden birisi olsaydı kesinlikle kapatılırdı.. Fakat bazı dernekler kapatılamaz..
Çünkü izin verenler derin oynayan yetkililerdir..
Eee, daha nasılsınız?

CHP kurultayını takip ettiniz mi? Etmedinizse tek kişilik tiyatroyu kaçırmışsınız..
Sayın Baykal, dikensiz gül bahçesinde öyle bir şakıdı ki, nefesleri kesti.. Kime bağırıyordu, niçin hançeresini yırtıyordu, merak ettim.. Çok fazla bağırırsa muhalefetten iktidara mı geçecek? Ebedî muhalefete hiç iktidar yakışır mı?
Doğaçlama bir komediydi.. Kaçıranlara yazık oldu.. Amma birkaç ay sonra bakarsınız içlerini dökmeye bir kurultay daha düzenlerler..

Havalar gayet müsait..
Dağlar fare doğurmaktan yoruldu
Falcılar kurgu kurmaktan yoruldu
Medya yalan savuruyor durmadan
Çiftçi harman savurmaktan yoruldu